25 Mayıs 2009 Pazartesi

111'MİN 11'İN DEN SEÇMELER


Bu da ne demeyin şimdi anlatacağım..

Bundan kısa bir süre önce Harddisc'im error vermeye başladı..Ya reset attıracaktım..Ya da eski versionu toptan kaldırıp atacaktım..Kaldırıp atmaya ve yeni bir version yükleterek upgrade etmeye karar verdim hardiskimi... Ana veri tabanı orada bilirsiniz ,kayba uğramaması lazım..

Bir anlık karar ile Kuzey Işığımı aradım.."Süpersin" dedi bana .."Vazcaymak yok ama tamam mı?"Ara yanındayım..."

O ,aynı zamanda 111'in 1'i..

Neyse konuşmalar , görüşmeler .....Bu arada Pazartesi gidip hardiskime yeni version yükletmek için kayıt yaptırdım ,randevumu aldım...

Tamda o haftasonu Gulteinen yani 111'in diğer 1'i yurtdışından yazlık sitemize teşrif etmezler mi?"Ben de gelcem!" dedi , teklifsiz ,davetsiz..."Ben olmazsam olmaz!"

Pazartesi sabah Gulteinen ve ben düştük yazlıktan İzmir yollarına...Kuzey Işığını alıp devam edeceğiz..

Randevum saat 10:00 da..

Çok sevgili Kuzey Işığımız dedi ki;"Ben sizi otobandan götüreceğim..hemencik ulaşacağız.."

Ohh! Ne alaaaa!

Gidiyoruz otobanda Kuzey Işığımız demez mi"Ayrımı kaçırdık..."

Hoppalaaa!! Çıktık mı İzmir'in bilinmedik tepelerinden birine...Saat 09:40

Allahım gideceğimiz yeri tepeden görüyoruz ama ulaşmak ne mümkün..

Bir evin önünde ,, zeminle bir, bir balkon ve yaşlı bir amca oturur durur..Açtık pencereyi..Bağırıyoruz"Amcaaaaaaaa...amacaaaa" Amca duymuyor...İçeriden bir hanım çıktı "Duymaz O " dedi ..Bir yol tarifi yaptı ki anlamak mümkün değil... Düştük yine yollara..

İn in bitmez yılan gibi yollar...Görüyoruz ..Ulaşamıyoruz...

Gulteinen dedi ki"DUR!"..Durduk...Genç bir adam..Gulteinen konuştu bişiler ve attı adamı arabaya.."Allah!Allah !destur ..noluyoruz ki...

Bu sefer adam dedi "DUR!"Durduk,.. indi.. Gulteinen'e yine bişiler anlattı,el kol hareketleri,tarifler yaptı belli ki..tam yola çıkacağız...Jet misalli bir araç bizi adeta yaladı geçti...Gulteinen'le göz göze gelip, derin bir ""Ohhhh" çekmişiz bir anda..

Gulteinen bana "Bak kızım ayaklarının üzerinde durabilecek bir kadınsın sen! Dik dur!Sert görün..Tamam mı?" İyi ,peki ben de yaklaşmışken bir ruj süreyim bari dedim...Hem arabayı kullanıyorum, hem de çantamın içinden makyaj çantamı arıyorum..Hah!buldum işte...çıkarttım rujumu sürdüm ama allahım bir tuhaflık var..Rujumun fırçası bu kadar sert değil di..dememle aynaya baktığım anda hem 1'le hemde öbür 1'le gözgöze geldik ama ...Puhhaaaaaaaaaa!Ben ruj diye rimeli sürüp durmuşum dudağıma..Sert görüncez ya!!!Benim dudaklar olmuş simsiyah!

Neyse ulaşacağımız yere ulaştık...Kuzey Işığımızı gören otoparkçı bariyerleri kaldırdı bizi taaa kapının girişine kadar arabamızla götürtü mü??Allahım melekler yardım ediyor adeta...Elleri ile bizi taşıyorlar...

İçeri girdik ..ben kaptırmışım gidiyorum önden önden bir heyecan...version yükseltcez ya!

Arkamda kavga ,kıyamet "Hoppp..!!! Nereye buradan..salak!" tabi ki benim 11... yoksa başkası cesaret edemez...

Aha!bir çıktık yukarı.. data hatları çökmüşş....Eeee. ne olcak bizim version yükseltme işi .... derken bizim melekler devreye girdi hemencik...data hatlarını tamir ettiler.... ve mutlu son...

Benim version upgrade edildi......

Hahhah!Error merror yok maşallah!!!!!

11'im..size ne desem az ...

İyi ki varsınız....İyi ki dostumsunuz...En zor günümde yanımdaydınız...

Sizi çok ama çok seviyorum...








KAÇ YAŞINDA OLURSA OLSUN ONLAR BİR BİREY


Sevgili babamın görev değişikliği nedeniyle ,Ankara'dan bizim için tamamen yabancı bir şehir olan İzmir'e taşındığımız zaman ki yalnızlığımız hep nedense aklıma kazılıdır. Tek tanıdık şey bizimle beraber gelen 1967 model saman Anadol arabamızdı.
Ne bir dost, ne bir akraba, ne bir arkadaş ,ne de tanıdık bir komşu.

Annem 30 yaşında gencecik bir hatun, babam 39, ablam 9 , ben 5 ve Anadolumuz 3.
Kış geceleri sıkıldık mı atlar Anadol'umuza , inerdik Kordon'a, salep içmeye.

Ben salepten nefret ederdim,hala da nefret ederim ama yapacak başka birşey yok !Çünkü tek bildiğimiz evimizle Kordon arası.
Ya da meşhur Lozan Meydan'ın da ki Lozan Pastanesine gidilir ve dondurma yenirdi..İşte buna bayılırdım..Orada bir abi vardı ve benim için"Hah!Finduk gelmiş !" der hem de en torpillisinden kocca bir küllah dondurma verirdi..
Yazın da yine biner Anadol arabamıza keşfe çıkar ,denize girer dönerdik.

Bizim için en keyiflisi , okul tatil olduğunda, babam da yıllık iznini aldı mıydı düşerdik yollara
Ankara'ya... Memlekete gitmek ayrı bir heyecandı ,Nasıl da eğlenerek giderdik, şarkılar , türküler.... "Ankara,Ankara güzel Ankara..Seni görmek ister her bahtı kara..." Ankara'ya yaklaşınca hepimizin ağzından bu şarkı dökülürdü.

Bu bir müddet böyle devam etti.

Bir gün babam bizi yanına çağırdı ve İzmir'e artık yerleştiğimizi Ankara'ya uzun bir süre dönmeyeceğimizi ablamla bana nedenleri ile izah etti. Çok üzülmüştük ama İzmir'e de alışmaya başlamıştık hani.Ama esas konu bu değildi.!

Babam annemle oturup bir başka karar daha vermişti ,bizi çağırmasının sebebi de kararın aile meclisimizde oybirliği ile alınması gerektiği nedeniyle bizim onayımızı almaktı..

Buraya yerleşmeye karar vermiştik ya hani ,bu sebeple İzmir'den bir ev alınması gerekiyordu..kiradan kurtulmak için...ama bunu yapmak için de ya Ankara'da ki evimizi yada aile bireyimiz olan Anadol'umuzu satmak...İşte bu karar için bizimde onayımız gerekiyordu..

Bir tek eğlencemiz olan Anadol'umuz satılamazdı...Aynen de öyle oldu.Ankara'da ki evimiz satıldı ve İzmir'den ev alındı..Oysa bugün kü aklımız olsa ....Ankara'da Çankaya gibi bir yerde..Şimdi düşünmek bile istemiyorum.

Geçtiğimiz günlerde ben de benzer bir konu için aile meclisimi acilen topladım..Kızım 15,oğlum 9..

Uzun süredir oradan buradan arttırdığım birikimimle tüm amacım kızımı bu yaz İngiltere'ye bir yaz okuluna göndermekti..Hem bir deneyim kazansın, hem mezuniyet mükafatı olsun, hem de biraz dili gelişsin diye ...Ancak hayatımda ki ani bir gelişme nedeniyle bir karar vermek durumundayım..Ya kızımı İngiltere'ye göndereceğim ya da tek eğlencemiz olan arabamız elimizden gideceği için uydur kaydır bir araba alacağım.
Oğlum; ablasının hiç üzülmesini istemez..Her ne kadar arada sırada kedi, köpek davranışları sergileseler de...Çekimser olduğunu açıkladı ..Metanetle..
Kızım; çok istediğini ve üzüleceğini bildiğim halde..Bu paranın sadece kendisi için harcamasını istemediğini, eğer giderse sadece kendisinin faydalanacağını ama aksi halde hepimizin faydalanacağı gerekçesi ile kararının arabadan yana olduğunu açıkladı..Hem annesi yazlığa gelirken otobüsler de mi sürünsündü..
İçimde bir yerler çok acıyor,, hem de çok acıyor...Anne söz verdi mi dünya yıkılsa o yapılır çünkü...Çocuklarımda bunu çok iyi bilir..onun için de içimde bir yerler çok acıyor..
Sevgi ve içim yanarak andığım babamın;yaşımız kaç olursa olsun bana ve ablama ne kadar güvendiği, bize nasıl değer verdiği ve hep bir birey muamelesi yaptığını hatırladım..
Ne yapacağımı ..nasıl bir karar alacağımı hiç bilmiyorum..
Ama farkettiğim birşey var ki ; O da , babamın değerlerini ,önem verdiği şeyleri anlamış ve uygulamaya başlamışım..
Keşke yanımda olsa bana akıl verse , güç verse...
Ama eminim yukarlardan bir yerlerden benimle ve torunlarıyla gurur duymuştur..
Yine de içim de bir yerler çok acıyor...

19 Mayıs 2009 Salı

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN


Hepimizin,Hepinizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum.
Sevgi ,saygı ve minnet ile andığım büyük Ata'nın ; bu bayramı gençlere hediye ederken, ülkemin nüfusunun ortalamasının her daim bu kadar genç olacağı konusunda nasıl bu kadar öngörülü olabildiği konusunu hep şaşırtıcı bulmuşumdur.
Emanetin emin ellerde , huzur içinde uyu.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

ALAMADIĞIM YOL YARDIMI


Bir hafta önce aracım 45.000 km.garanti bakımından çıkmıştı ki, ertesi gün ön panelde "Motor Sistem Arızası " verdi.
Olabilir ,mekanik alet,tiptronik durumlar falan derken tabi ki ertesi gün aynen gerisin geri servise .
Bizim meşur ve keyifli Anneler Günü kahvaltısı sonrası ,hem de o keyifli kahvaltı sonrası ,Foça'ya halamı da ziyaret etme kararı ile yol alırken tekrar aynı arızayı vermez mi?
Gün dedim ya Anneler Günü..Yani Pazar!
Foça'ya kalmış 40 Km. Tam ortasındayız yolun..Allahım geri gitsem bir dert,devam etsem ayrı dert..Her yer kapalı.
Bir benzincide durdum..
Böyle durumlarda hele ki şöfor bayansa herkesin bir yardım damarı kabarır..Neyse baktık yağına,suyuna tuzuna,biberine..Yavvvaaaş yavvaaaş Foça'ya ulaştık.
Akşam oldu döneceğiz.Bende stres diz boyu..Arabamda oğlum ve kızım bir de annem..Allahım ne yaparım?Arabam acıdı halimize ve canavar kesildi..Ta İzmir'e kadar..

Neyse tekrar servisi aradık ,araç gitti , geldi..Bence sorun bitti...

Peki!
Cumartesi günü hadi hem biraz eşya götürelim,hem de biraz kafa dinleyelim dedik..Düştük bu sefer yazlık yoluna.

Giderken sorun yok..Tam dönerken allahım yine aynı ikaz ön panelde ..

"Motor Sistem Arızası" itinayla yazılı..
Bu sefer hem kızım, hem yeğenim , yani iki genç kız, oğlum ve tabi ki değişmez elemanımız annem.

Hay Allahım ya! kime ne yaptımda beddua etti acaba derken...
Yol yardımını aradım..Anlattım iki haftadır ne yaşadığımı.
"Bi dakka hanfendi.."
"Aracınızın plakası, rengi, şaşi ve motor numarası nedir?"
"Ha! rengi ne demiştiniz?"
"Bi dakka kaydınıza ulaşmaya çalışıyoruz!"

"Sorun ne?"

"Siz kimsiniz?"

"Ben kimim?"

"Ne yazdı,nasıl yazdı?"falan derken
"Hava kararıyor kardeşim ,ne yapacaksanız yapın "diye ricalar ediyorum..Çekicimi yoksa ekip mi gelecek.Ya !Birşeyler söylesinizeeeeeeeeeeeee!"
Yine şehirlerarası yol ve yine yolun tam da yarısı..

Yol yardımı bana şöyle yardım etti,

"Hanfendi şimdi 2000 deviri geçmeden , sakin sakin gideceğiniz yere ulaşın veeeee yarın aracınızı ilgili servise getirin"

"Oldu canımmmmmm!"

Arabam yine serviste ve ben yaya..

Bu güne kadar aldığım en iyi yol yardımıydı ....Merak edene marka veririm..
Onlar utansın dimi ama?

ANNEMİZİ KAYBETTİK!"




diyordu...henüz mezun olmuş bir genç kız.."Memleketime geri dönüyordum ,okuyacak param kalmamıştı.ÇYDD olmasa ! Sadece okutmadı,anne baba oldu"diyordu.."Sadece okutmadı,aynı zaman onların sayesinde ilk defa operaya,baleye gittim,sosyal hayat ,kültür nedir öğrendim" diyordu.
Diyordu ki "Doğu'dan geldim...İstanbul beni yutmadan elimden tuttu ÇYDD"

Bir diğeri dermatolog olmuş Türkan Saylan sayesinde ...Tıpkı O'nun gibi..."Ya okuyup arkamdan gelen 2 kardeşime destek olacaktım ya da memleketime geri dönüp emekli anne babamın yanında onların ne kadar okuyabileceğine tanıklık edecektim..Şimdi okulum bitti her iki kardeşiminde okumasına destek oluyorum.

Ve daha niceleri..
Bir de edepsizler vardı ki..Kemoteropi gördüğü için dökülen saçlarını ekran önüne saklarken bandanasının altında ,saygıyla..."Allahın sopası yoktur..Bakın O'da başını örttü" diyebiliyordu arsızca ,edepsizce...

Atatürk'ün Kızı, Laik Cumhuriyet Kadını, hem okuttuğun kızlarımızda,hem okutacağının nicelerinde, hem de bizlerin yüreğinde sonsuza dek yaşayacaksın....
Ruhun şad , mekanın cennet , toprağın bol olsun.
........

Hep yaşayacak.Hep yaşatılacaksın..
NUR İÇERSİNDE YAT...HUZURLA..

15 Mayıs 2009 Cuma

EVİMİN KOMİK ADAMI


2000 yılı mayıs mahsulu benim minik oğlum.İndigo yani..
Zihni sinir icatları yanısıra ,bazen kocaman kocaman laflar edip,sizi düşünceye sevk eder..Bazen de öyle bir soru sorar ki" ne cevap versem" debelenmeleri arasında soruyu geçiştirmeye çalışırsınız.

Komik komik isimler koyar kendince herşeye.Allahım bu nedir? Ne istiyor acaba? Ya biraz ipucu verse de anlasam diye kıvrandırır adamı.. Ne zaman konuşmaya başladı işte tam da o zaman bilmece bulmaca durumlarım başladı.Anne olunca şifre çözmekte başımıza kalır bilirsiniz.Herkes "Ne dedi ?Ne dedi? size sorar durur.Anlasak...!

15 ay anne sütü emdikten sonra sıpam..mecburen market sütüne döndük.
Neyse ki alıştı çabucacık. Ablası gibi 13 ay süt emdikten sonra ,market sütünü tamamen reddetme eğilimine girmedi.Ablamıza hala yalvar yakar süt içirmeye çalışırım .Bazen düşünürüm anne sütünün acaba katkısı var mıdır diye?Fazla mı geldi acaba?

Minik oğlumun ilk olarak biberona taktığı isim"Babiyon" , sinemaya gitmeye başladığında da ilk bilinçli talep ettiği oyuncak "bazbaytır" oldu.

Allahım düşünebiliyor musunuz? Anadili gibi İngilizce konuşan bir anne... ve her oyuncakçıya girip embesil embesil "Bazbaytır diye bir oyuncak adı biliyor musunuz?" diye sorup,"Kadın kafayı yemiş galiba!" bakışları altında oradan ayrılan yani BEN!

Bir yıllık bir çabamın sonunda zafer edalarıyla satın alabildiğim oyuncak; embelsillerin dilinden anlayan ve taa Ankara'da ki bir oyuncakçı da çalışan genç bir delikanlının tercüme etti üzere," Oyuncak Hikayesi"nde ki BuzzLightyear' mış.
Sonra bir gün "Anne patates püresi midir nedir bir film geliyormuş.Televizyon da duydum ona gidelim." dediği anda yoğun bir araştırmaya soyundum.Onun da"Kutup Ekspresi" olduğu sonucuna ulaştım.İyi bir seçimdi doğrusu.

Arada bir yaralı yavru kediler peşinde koştururuz mahallede ,veterinere götürüp tedavi ettirmek için.

Hayır sorun değil!

Bir tane kedimiz de var evimizde halihazırda .Olsun..diğerlerine de faydamız olsun!
Ama mahalle hakkımda ne düşünüyor samimiyetle merak ediyorum,arabaların arasında yerlere yatıp kedi arayan,aniden ayağa kalkıp kedi peşine koşan bir kadın.Balkonlardan bakınca komik görünüyor olsa gerek..

Komik adamım ilerleyen yaşlarında; anneannesine genç kalması için üzüm ve karpuz çekirdeği yemesi konusunda öneriler geliştirdi.

Bu liste böyle uzuyor gidiyor.Bunlar aklıma gelenlerden sadece bir kaçı.

Geçen günde tuvalette oturup icraatlarının en büyüklerinden yaparken ,acilen çağırıldım.

Bir şey sormak istediğini söyledi ve küvetin kenarına oturmam için direktifte bulundu.Bayılır tuvalette muhabbete.
Soru aynen şöyle;

"Anne..Edison AKP'li miydi?"

Bu soruyu henüz geçiştiremedim...Buyrun buna da siz cevap verin.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

ANNE..



Ne kadar dolu dolu bir kelime..İçi o kadar dolu ki!
Ağırlığını ölçebilmeyi mümkün kılabilecek hiçbir alet icat edilmemiş henüz...

Hele ki şu günler de insanlık dışı bir katliam ile öksüz ve yetim kalan 70 çocuğu düşündükçe bu ağırlık daha da hissetiriyor kendisini..Ve Allah’a beni ve biz anneleri çocuklarımızın başından ayırmaması için dualar ediyorum.

Dün ben de bir çocuktum, bugün anneyim!!!

Bundan birkaç gün önce ; anneliğimin sorumlulukları,ağırlığı ile dolu, endişelerimin tavan vurduğu iki gün yaşadım.Anneliğin, anneliğimin “ne menem” bir duygu olduğunu en derinden hissettim.Annem hep”Anne olunca anlarsın.”derdi tüm anneler gibi..Anladım!
Anne olduğum günden bu yana, ne eksikti, ne yanlış vardı, çok düşündüm..“Bugün çok daha farklı olabilirdi” Ağladım,çok ağladım…

Ama bazen herşeyin kontrolümde olamadığını düşünerek teskin etmeye çalışırken kendimi “Sen her zaman iyi bir anne oldun” dedim . Acaba gerçekten öyle miydim???
Bugün birkaç dostla konuştum..dertleştim, moral aldım,yüreklendirildim.Anneliğin yanında dostlarımın önemini de en derinden hissettim… Düştüğüm yerden biran önce kalkmam gerektiğini hatırlattılar.

Krizin teğet geçtiği, beni de galiba şimdilik teğetlediği ülkemde BEN BİR ANNEYİM. Hem de en ağır sorumluluğu olanlardan.Kendimi, nasıl bir anne olduğumu, size nasıl anlatırım bilmem…Bana göre iyi bir anneyim…Ama bana göre…

Çocuklarımın bana,benim de onlara öpücüklerle dolu ,en çok sarfettiğimiz cümle “Seni çok seviyorum”. Arada bir de bana “Sen çok iyi bir annesin “ derler .Demek ki onlara görede...
İşte bu benim en büyük enerji kaynağım.

Ben de annem için böyle düşünüyorum. Annelik! Anlatılamıyor..Yaşanıyor..

Bir zamanlar bir yerlede okuduğum hepimizden bir parça olduğunu hissettiğim “anne”olmanın özetini veren cümleleri paylaşmak isterim,
Anne demek;
* Klozette gördüğü ilk kaka için kendisi yapmış kadar rahatlayandır.
* Bir gaz çıkartılmasından dünyanın en mutlu insanı olandır.
* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına bürünendir.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.
* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.
* Bazen kafasına huni takıp bağıra bağıra kaçacak kadar gözü dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa" sözleriyle çark edip,en yakın
parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım "bakışı atandır.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu poşetlerle geri dönendir.
*İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninni besteleyendir.
* Çantasında sürekli oyuncak kurbacık,ıslak mendil ve kraker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir saçına rağmen,annecim
telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenmektir.
* Anne demek iki küçük melekle,gururla,küçük dağları ben yarattım edasında yürüyebilmektir.
* Anne demek yüreyini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara sunmaktır.
ANNELER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!
Allah annesiz kalan bebelerimizin yardımcısı olsun!

4 Mayıs 2009 Pazartesi

AYŞE

AYŞE isminin Yazılışları
Görme Özürlüler (Braille) Alfabesinde AYŞE İsminin Yazılışı:



İşitme Engelliler (İşaret) Alfabesinde AYŞE İsminin Yazılışı:



Mors (Telgraf) Alfabesinde AYŞE İsminin Yazılışı:



Denizcilik Alfabesinde AYŞE İsminin İşaret Bayraklarıyla Kodlanması:

AYŞE İsminin Barkod Yazılışı:


En çok barkod yazılışını beğendim.

-Adınız ne ?
-Barkod okuyucunuz varsa söylerim,yoksa I..ıh!

Kuralsız bir isim,çünkü ”Büyük Ünlü Uyumu”na aykırı,tıpkı benim bazı aykırılıklarım olduğu gibi..,
Bilmişler de koymuşlar sanki!

Ayşe isimlerimden bir tanesidir. Samimi olmam gerekirse bu ismimi hiç kullanmam.

Kısmet bugüne imiş, her şeyin kısmete dönüşeceği bir gün varmış demekki!

Millete paralar pullar miras kalır, bana ise miras tadında bu isim kalmış büyük büyükannemden.
Ha! Pardon, pardon! Anlamını mı sormuştunuz?

Aslında Arapça kökenli olan bu ismin yazılışı “Aişe”...
Arapça anlamı “Yaşayan,eğlenceye düşkün,Alımlı kadın!”

Osmalıca Sözlük diyor ki ; “Dirilik,hayat,yaşamak”

Türkçe Büyük Sözlük ise demiş ki, “Rahat,huzur içinde yaşayan”.

Eğlenceyi severim ve huzurlu kısmı ise şimdilik tamam ama rahatlık nasıl bir şey pek bilmedim bugüne değin!

Bir de tabi asla göz ardı edilmemesi gereken işlevleri var Ayşe’nin.

Bir bakalım;

Türkiye’de en çok konan isimlerin 17.si.

Eeee! Bu da onu her beş Türk erkeğinden birinin karısının adı yapar!

Matematik problemlerinin klasik oyuncusu . Esas Kız yani aynı zamanda!

Tersten okununca “eşya” oluyor, kullanım alanı geniş anlayacağınız!

Laflar vardır şanına uygun “Evin köşesi,odunun meşesi,kadının Ayşe’si kıymetli olur”!!??? . Vallahi anlayamadın kendime bakınca şu kısmetliliği!

Bu kız tatile çıkınca Kıbrıs bile alınır!

Şarkılara,tangolara konu olmuş “Ayşe” . En duru sevgilere tanık olmuş dolayısıyla…

Artık beni biraz tanımışsınızdır diye düşünerek sizlerle ve samimi yorumlarınızla ”AyşeBebek”te buluşmak dileği ile ..